UMUT ETMEK ÜZERİNE
İnsanoğlu, yaşamın kıyısında sonsuzluğa ulaşmaya çalışırken acılar ve mutluluklar içinde kıvrandı durdu. Peki ya gerçek mutluluk neydi? Kim gerçekten mutluydu? Kanlı tarihin, kıyımın içinde dans eden insan; özüne ulaşabilmeyi başarabildi mi?
Bizlere atfedilen onlarca bilim dalı, sonsuz uzayda gezegenleri ve dünyayı; güneş sistemini omuzlarımıza yükledi. Sonra… Kuantum, görelilik… Belki de başka bir yerde iş adamıyken başka bir yerde köleydik. Çok uzak aynı zamanda yakın ihtimaller silsilesi…
Anne karnından geçip ışığa bazılarının deyimiyle karanlığa fırlatıldık. Gözümüzü açtığımız yuva kimimizi sardı, kimimizi duvarlar ardına tutsak etti. Filmler izledik, müzikler dinledik, saydam siyahın aslında hep orada olduğunu görmemek için. Saçlarımızda yumuşak eller gezindi; biz omuz aradık hüznümüzü bastırmak için.
Şiirler kangren olan yaramızı delik deşik etti. “Çatal karam Çingene’m” den “Akın var güneşe akın, güneşin zaptı yakın” a dek ve çok daha fazlasıyla beynimiz düş kurmaya devam etti.
Kâh bir çırpıda köşeye atılan ve oğlunun daha iyi şartlarda yaşam sürmesi için görmeyen gözleriyle imza toplayan paşa kızı Celile Hanımdık, kâh yanı başımızda eşimiz başka bir kadına aşkını ilan ettiğinde kıyameti yaşayan Eren Hanım. Veyahut bir savaşın ortasında ellerini gökyüzüne kaldırmış dua eden o yetim çocuk!
İlk insan mağarasından çıktı ve o günden beri insanlık zor şartlarla sınanıyor. Ne zaman umudumu yitirsem Hellen Keller geliyor aklıma. Kör, sağır ve dilsiz olmasına rağmen birçok zorluğu başaran o azimli kadın. Sümeyye Boyacı… Hiçbir engeli önemsemeyerek adını tarihe yazdıran kızımız. Kurtuluş savaşında cephaneye silah götüren 120 çocuğumuz! Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları!
Bunca kanayan yeryüzü ve gökyüzüne rağmen “inanç” ruhumuzun ve kalbimizin en mühim ışığıdır. İnsanoğlu Freud yen tabirle doğuştan kötü ve saldırgan değildir! Onu yetiştirsen bizsek dünya ilk önce kendine bakmalı ve nerede yanlış yaptım diye sorgulamalıdır. Onur ve vicdan eğitim ve ahlak prensiplerinin ilkidir. Umut etmek ve hayal kurmak, bilhassa sanat bizi derin kuyulardan cennete ulaştıracak yollardır. Öyle olmasa insan sadece karanlık yüzüyle Hades’ten farksız olurdu. Dünya bizim, çiçeklere bakmak veya kapıları kapatmak… Seçim sizin…
“Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler”
Nazım Hikmet RAN