
Sonbaharın Geceye Bıraktığı İz
Gök gürlüyor karanlığın huzurunda, rüzgar teslim olmuşçasına savrulurken, yağmur tüm hızıyla yere inmenin heyecanını yaşıyor, kalplerin yorgunluğu avucumuzun derinlerinde hissediliyor.
Usulca sandalyeye yaslıyorum bedenimi, son baharın gelişini karşılıyor gözlerim. Yeşeren yapraklar, ağacın o ihtişamlı dallarında kokan narin çiçekler şimdi kurumaya yüz tutmuştu, dallarından bir bir kopu veriyordu, sessiz sedasız. Söyler misin Sevgili İnsan? Sonbaharın gelişi, neden bu kadar hüzünlü? Neden her yeşerenin sonu dallardan düşen yaprak gibi kuruyup yok olmak? Çetin bir kışın habercisi mi yoksa yeni bir başlangıcın habercisi miydi?
Gök gürlemeye başlıyor gecenin devamında, öfkesini kusarmışçasına hiddetleniyordu, belki de bir haykırışın nidalarıydı. Duyabiliyor musunuz beni? Görebiliyor musunuz? Ruhumda oluşan o eşsiz yalnızlığı. Şimdi yalnızlığımın göz yaşlarını damlatıyorum ilmek ilmek, en berrak en intizamlı halimle yere inmenin heyecanını yaşıyorum, gelin ve beni görün. Gökyüzüne bakıp beni görebilecek birileri olsun istiyorum çünkü ben bir gökgürültüsüden ibaret değildim. Şiddetli gök gürlememin ardından acımı sevincimi salı veriyorum damla tanelerime. Kimi gözyaşlarımı hüzünle karşılarken, kimi sevinç çığlıklarıyla, kimi yok sayarak selamlıyordu beni. Ben bir gürültüden ibaret değildim sevgili insan, ben bu dünyanın korkulan yüzüyüm kim bilir belki de sarıp sarmalanan yüzüyüm. Durup bir dakikalığına sesimi duyanlara selam olsun, selam olsun kalplerini bana açıp gözyaşlarımı karşılayanlara. Ben geldim, sonbaharın habercisi geldi.
Ümit Yaşar Oğuzcan ‘nın şiirininde dediği gibi ;
“Geceler uzun, geceler korkulu
Ümitler savrulmada köpük köpük
Zamanı unutuyor insanoğlu
Dünya dediğimiz ne kadar küçük
Toprak endişeli, gökler buğulu
Zamanı unutuyor insanoğlu
Çiğ yağıyor, çiğ yağıyor camlara
Dualarla ağlamakta gökyüzü
Çıldırtıyor insanı bu manzara
Bu mevsim törpülüyor ömrümüzü
Selam gözü yaşlı hazin akşamlara
Artık düşünemez olduk gündüzü
Bu mevsim törpülüyor ömrümüzü.”