KANATLI BİSİKLET
Eser, köyde yaşayan bir kız çocuğunun hikayesi üzerine kurulu. Doğayla iç içe, mevsimlerin geçişi ile o mevsimin karakterine bürünen Asude de baş kahramanımız. Anlatıyı onun gözünden okuyoruz. Bu eylem karşında aslında yaşıyoruz demek daha yerinde olur. Çünkü Asude keşfetmeyi seven, iletişimi yüksek, duygularını ifade etmekte yer yer çekingen duran, haksızlık karşısında kayıtsız kalmayan, sevgi dolu, çalışkan ve en çok hayatın içinden bir kız çocuğu. Hem de her çocuk gibi hevesleri, istekleri, heyecanları var. “Bisikletimin olmasını çok istiyorum. Filiz’in bisikletiyle yollarda süzülüşüne içim gidiyor. Pedalları çevirirken uçuşan sarı saçlarına, salınarak yanımdan geçişine imrenerek bakıyorum.”
Yazın gelmesiyle okullar tatil oluyor ve Asude'nin dışa dönük hali artık hayata karışmak daha çok gözlem yapmak, yaşamak, hissetmek için kendini gösteriyor. Eserin kurgusundaki bazı noktalar dikkat çekici. Çocuk okurun günümüz dünyasında çok karşılaşmadığım noktaları bunlar. Ama okuru içine alan bir şekilde kaleme alınmış. “Bu arada herkesin bir Lakabı var. Kimse kimsenin ismini söylemiyor” (6). Bu cümleyi okurken istemsizce o zaman benim bir lakabım olsa ne olurdu ki diye düşünüyorsunuz. Zaten hikâye de Asude'nin lakabını hak etmek için çabasına şahit oluyoruz. “O an karar verdim. Benim lakabım asla “Deli” olmayacaktı. Öyle güzel bir lakabı hak edecektim ki adımı bütün köyün hafızasına kazıyacaktım” (11). Evet lakap başkaları tarafından kişiye yüklenen bir yakıştırmadır ama Asude burada ‘güzel’ bir lakap kazanmayı, onu ulaşmak için elinden gelen tüm çabayı sarf etmeyi hedefliyor. Bu, hikâyenin temelini oluşturan noktalardan bir tanesi. Bu hedef doğrultusunda ilerleyen Asude çocukluğun getirdiği duygular ve davranışlar ile hareket etmektedir. Her çocuklukta gördüğümüz bizim de zamanında çok yaşadığımız arkadaşlarla iletişimdeki özsaygı ve öz benlik başlığını; onun bisikletini izinsiz kullanan ve sonrasında da bu hatalarına devam eden iki arkadaşı ile yaşadığı olaylarda görmekteyiz. “Cami çıkışında merdivenlerden inerken bisikletime çok benzeyen bir bisiklet gördüm. Yaklaşıp dikkatlice baktım. Oydu! Benim bisikletimdi. Hem de iki tekeri sağlam bir şekilde… Gözlerime inanamadım. Öylece donakaldım. Reyhan’la ablası bisiklete binip uzaklaştılar. Reyhan’ın arkasına dönüp gülmesi, yüzüme fırlatılan soğuk su etkisi yarattı. Kendime geldim. Şimdi bu ne anlama geliyor?” (64).
Yaşadığı duygu durumlarını anlamlandırmak ya da çözmek için sevdiği insanlardan destek almayı da önemseyen Asude, akran iletişimindeki tecrübesizliğini, yeri gelir bir ağaç ile paylaşır -onunla motive olur- yeri gelir ablasıyla. “Erik ağacının sadece meyvesini değil, kendisini de çok seviyorum. O benim Badem’den sonra en yakın arkadaşım. Dallarına salıncak kuruyor, salıncağa uzanıp gökyüzünü izliyorum. … Ağacımın üç büyük dalı var. Ben hep kendi dalıma çıkarım. Bir orada rahat ederim. Benim dalım tıpkı bir atın sırtı gibidir. İşte yine tam oradayım.” (72). Ağacı kendine dost edinen Asude, insanların olgunlaşmasını; meyvenin zamanla olgunlaşmasıyla benzeşim kurarak, ağacın insanı kapsayan, sarıp sarmalayan, güç veren ve aynı zamanda bir nevi rehber konumda olarak farkındalık sağlamamıza imkân tanıdığını da göstermiş olmaktadır. Bu nokta da çocuklarla şunları konuşabiliriz; Dünyada sevmek insandan insana mıdır? Canlılar kimi kapsar? Bize iyi gelen bizi iyileştiren şeyler bizimle konuşmak zorunda mıdır? Bir ağaç ile nasıl konuşursun? Peki o sana sevdiğini nasıl gösterir sence? Bu sorularla eseri, kimlik kazanımına hizmet eden bir anlatı haline getirebiliriz.
Anlatı ilerledikçe kurgunun temel taşlarını oluşturan soruların cevapları bir bir gün yüzüne çıkıyor ve sona yaklaştığımızı hissediyoruz. Arkadaşlar arası iletişimdeki sorunlar yerini anlayışa ve dostluğa bırakıyor. “Üçümüz peş peşe yollara düştük. Yan yana giderken sohbet edip cami maceralarımızı konuştuk. Reyhan’la bu kadar iyi anlaşacağımı söyleseler hayatta inanmazdım.” (95). Kimliğini oluşturmada toplumsal bir destek olan lakap kazanımı, Asude için kendi çabasıyla birlikte gurur verici bir şekilde sonuçlanıyor. En önemlisi de Asude Artık sevginin paylaştıkça çoğaldığını, yeşerttiği bu güzel duygunun ona çok iyi geldiğini anlıyor. “Artık pedallara basacak hâlimiz kalmayınca onları erik ağacımın dalına davet ettim…Arkadaşlarımı evlerinin yakınına kadar uğurladım. Gözden kaybolana kadar durup durup arkamdan el salladılar. Ben de sevgiyle karşılık verdim onlara. Bir zamanlar canımı acıtan güller şimdi bisikletimi süslüyor, mutluluğumu çoğaltıyordu. Hem de aynı bahçenin gülleri, ne ilginç değil mi?” (95).
Ve biliyordu ki Asude her çocuk gibi biricikti. Ona ait olan her şey de her çocukta olduğu gibi onda da en güzeliydi. “Biliyordum, köydeki birçok çocuğun kırmızı bisikleti vardı ama benimki bir başkaydı.” (95).
Asude daha çok maceralar ve yaz kuran kursunda ödül olarak kazandıkları minareye çıkmanın mutluluğunu yaşayacak, ablasının yardımını sevgisini omzunda bir el olarak güvenle hissedecek, Hasan amca ve Ayla ablayla daha çok anı paylaşacak.
Asude’ye not: Büyümek bir yolculuksa eğer; Asude yolun hep açık ve güneşli olsun, yağsa da yağmur bil ki rahmettir. Çıksa da önüne taş, bil ki; senin gücün onu kaldırmaya fazlasıyla yetecektir :)
Eser ile yapılacak etkinlikler:
Sorulabilir;
1. Asude’nin beklenmedik bir arkadaşı çıkagelse bu kim ve nasıl biri olurdu, hikâyeyi nasıl etkiler idi?
2. Kurguda bir şey çıkartmak istesen bu ne olurdu?
3. Asude'nin hangi özelliği ve yaşadığı durumu kendi hayatından bir örnekle anlatabilirsin?
4. Asude’nin ağaç ile olan dostluğu sana neyi hissettiriyor?
5. Duygularımızı bir renge benzetsek, kıskançlık hangi renk olurdu, neden?
6. Kendini eşyalar üzerinden tanımlasan bunlar hangileri olurdu, neden?
7. Üzgün hissettiğinde bir resim çizsen; ilk hangi renk ile başlardın ve ne çizmek isterdin?
Bir çember oluşturulur ve öğrencilere içlerinden üzgün hissettiklerin de hangi renk akıllarına gelirdi diye sorulara onu düşünmeleri istenir. Eğitmen tarafından sırayla renkler söylenmeye başlanır. Söylenen renkte olan çemberden ayrılır ve tam ortaya geçer. Renk sayımı bittikten sonra görülür ki üzgün olduğumuzda da bizi bir arada olabilir ve birbirimize destek olabiliriz.