Okurgezerim : Gezmenin Mutlulukla İlgisi Var

GEZMENİN MUTLULUKLA İLGİSİ VAR…

“Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” diyor Cemal Süreya. Bence her şeyin her şeyle ilgisi var.  Özellikle sanat dalları, birbirlerini öyle besleyip büyütüyorlar ki. Müziğin olmadığı sinema, edebiyata konu olmamış sanat dalı yoktur neredeyse. Benzer bir kapsayıcılık okuma-gezme ilişkisinde de var. Okuduğunuz kitabın geçtiği mekânlarda bulunmak, atmosferi başkalaştırıyor.

Neva Nehri’nin Baltık Denizi’yle kucaklaştığı Petersburg’daki 342 köprüden biri Aniçkov, Dostoyevski kitaplarında biricikleşiyor. Taştan çelikten giysiyle hayat sahnemize çıkıyor. Oradan geçen her kahramanın ruhundan bir parçayı kendinize ekleyip kendinizden bir parçayı sonraki gelenlere bırakarak köprü kuruyor geçmişten geleceğe. Sıradan görünenin, sıra dışılığını belirginleşiyor.

Notre-Dame’ın Kamburu olmasa, Notre-Dame Kilisesi aynı yer olmazdı. Kilisenin köşesindeki, Shakespeare and Company, 1919’dan beri selam verir Paris’e yolu düşenlere. Gün Batmadan (2004) ve Paris’te Gece Yarısı (2011) filmleri meraklıları, bu kitapçıya davet eder. Hemingway, Joyce gibi yazarları ağırlayan mekanla sevilen bir filmde karşılaşınca tanıdık gelir. Bir arkadaşa uğramak ister gibi yolunuz oraya düşer.

Kahire, Midak Sokağı’nı okuduktan sonra aynı yer değildir, duvarın ötesindeki yaşamlar bir adım yaklaşırlar. Yaşar Kemal’den sonra Adana sıcağı içeriden kavurur insanı. Buket Uzuner’le Kayseri havasında Gevher Nesibe Sultan oksijenden fazladır. Emrah Serbes’le Ankara Behzat Ç.’ye emanettir. Ahmet Ümit’le İstanbul’un en güzel abisi Beyoğlu’dur, Balat’tır…

Kitaptan uyarlama filmler, diziler öyle büyük kitleleri etkiliyor ki, artık Harry Potter’ın çekildiği stüdyolara, Taht Oyunları’nın geçtiği şehirlere düzenlenen turistik gezilerin sayısı da çeşitliliği de dizinin, filmin popülerliğine göre artıyor. Gezmeye bahane arayanlar için akıllarında olmayan mekanlar öncelik sırasında üstlere yükseliyor.