Yasin Taçar : Eylemsilik ve Tefekkür

EYLEMSİZLİK VE TEFEKKÜR

Modern hayatın temelini kapitalizmin üzerine kurduğu için insan daima çalışması gereken, çalışmadığı zamanlarda da kapital çarka hizmet eden eylemleri eylemek zorunda kalan bir canlı hükmündedir. İnsan ya çalışacaktır ya da bir eylem üzerine olacaktır. Bu ikisi dışında bir an diliminde kendini bulursa, modern hayatın dinamiklerine göre o vasıfsız veya da başarısızdır.

Bu ikisi dışında hangi alan var? Chul Han burada devreye giriyor. O, boş zaman ile eylemsizliği birbirinden ayırıyor. Ketebe Yayınları’ndan çıkan Tefekkür Yaşamı adlı eserinde boş zamanın ancak can sıkıntısını gidermeye yarayacak bir harekete iteceğini ve bunun da az önce saydığımız probleme dahil olacağını söylüyor ve ekliyor: “Eylemsizlik insan varoluşunun bir görkemidir. Günümüzde boş bir etkinlik biçimine dönüşmüştür.”

Boş zamanda zihin tek bir şeye odaklanır: Bu boş zaman nasıl dolu bir şekilde geçirilebilir? Dolayısıyla burada tefekküre yer yoktur, tefekkür edilen zaten cüzi bir meseledir.

Eylemsizlik ise tefekküre alan açacağından görkemlidir. İnsanın uğraştığı somur her şeyi bırakması, zihnini duygularından ve kaygılarından arındırması sonucu gerçekleşir. Şu an onu ilgilendiren hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla tefekkür edebilir. Bu çok büyük politik, sosyolojik vb bir mesele üzerine de olabilir, bir çiçeğin güzelliği, yaratılışı üzerine de olabilir.

“Günümüzde yoğun yaşam öncelikle daha fazla performans ya da daha fazla tüketim anlamına gelmektedir. Yoğun ve göz alıcı bir yaşam biçimini temsil edenin tam da hiçbir şey üretmeyen eylemsizlik olduğunu unuttuk.”

Daha fazla performans da daha da tüketim veya daha fazla tüketim için üretim demektir. Dolayısıyla yine kapitalizme ve modern hayata hizmet etmektedir. Fakat kişinin bir noktada sadece kendisin hizmet etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde o insan olma duyularını yitirecek ve bir makineye dönüşecektir.

Eylemsizliğin hiçbir şey üretmemesi, kapital anlamda üretim yapmaması anlamına gelmektedir. Eylemsizlik somut olarak üretmez, manevi olarak kişiye katkıda bulunur. Buradaki üretim soyuttur ama kişi onu somut çoğu şeyden daha çabuk ve çok özümser. Eylemsizliğin getirdiği tefekkür, kişinin kemalini getirir beraberinde. Böylece o kapital çark ne kadar uğraşırsa uğraşsın asla bir makineye dönüşmez veya modern hayatın getirdiği aynılık tuzağına düşmez, o “o” olarak biricik kalmayı başarır.

Modern hayat ile geleneksel hayatın sundukları çoğu zaman çelişir. Şimdi modern hayatın buyurduğu eylemleri bir anlığına bırakalım ve eylemsizliği seçelim. Tefekkürün uçsuzluğa teslim olalım. O zaman kendimizi ve modern hayatı bakalım nasıl göreceğiz?