MÜSLÜMAN SİCİLYA
Tarih ilmi bize bir kişi (kral, hükümdar veya halktan biri), bir cemaat, bir toplum veya bir ülke üzerinden aslında insanlığın hikâyesini anlatır. Biz bir beldenin tarihini okurken insanoğlunun dönüşümünü, geçirdiği evreleri, tekâmülündeki etkenleri okumuş oluruz.
Bir beldenin yerli halkıyla göçebe halkına dair fikir sahibi olmak, askerlerinden servet sahiplerine kadar zengin kümeleri idrak etmek, devlet kademelerinden âlimlerinin duruşunu, hüviyetini çözümlemek bize insanlığın o büyük resminden kareler sunar.
Dolayısıyla tarihi süreç içerisinde erişilememiş, vukufuna erilememiş her boşluk; insanlığı ve tabi ki doğal olarak insanı anlamamızı güdük kılar. Hal böyle olunca da ne içinde bulunduğumuz zaman dilimini ne de bizi nasıl bir geleceğin beklediğini sağlıklı ve isabetli bir biçimde tahlil edemeyiz. Geçmiş, an ve gelecek birbirine ayrılmaz iplerle bağlı bir bütünlük teşkil eder. İplerden biri cılız olduğunda, bütünlüğün sağlamlığı da zayıf olacaktır.
Sicilya denildiğinde herkesin aklında belli bilgiler belirecektir. Fakat Müslüman Sicilya denildiğinde zihinler dumura uğrayacaktır. Bilmemenin en kötü yanı, insanın neyi bilmediğini bilmemesi, yani bilmediğinin farkında olmamasıdır. Bu durumda bilmenin ve öğrenmenin yolu tıkalıdır. Zihin ise statik bir yapıya sahiptir, bilmemek kanıksandığında zihin bu durum üzerine yenileri inşa eder ve aradaki boşluğun meydana çıkaracağı hasar telafisi mümkün olmayan bir zaman diliminde kendisini açık eder.
13. yüzyılın üçüncü on yılında, Batı Sicilya’daki Müslüman topluluklar Hıristiyan valilerine karşı ayaklanırlar. Norman karşıtı 1160 ayaklanmalarının üzerinden yaklaşık altmış yıl geçmiştir. O zaman sonra ayaklanan bu halk “Sarazenler” olarak anılır. Sarazenler nüfusun büyük bir bölümünü oluşturmaktadırlar ve Palermo, Trapani, Agrigento gibi büyük kent merkezlerinde yaşamaktadırlar. Adadaki Arap ve Müslüman gücünün ve etkisinin sürekli azalması ayaklanmanın nedenlerinden biridir. Bu Müslüman toplumdaki huzursuzluk ve hoşnutsuzluk, Orta Akdeniz’de meydana gelen büyük değişimlerin sonuçlarıydı. Durum kendi tercihleriyle veya zorla adada yaşamaya devam eden Müslümanların aleyhine olur.
Bugün mevcut dünya düzeni ve siyasetinin bu duruma gelmesinde tarihi süreç içerisinde Orta Akdeniz’de meydana gelen değişimin etkisi olmuştur. Domino taşı mesabesindedir her olay. Orta Akdeniz’de meydana gelen değişimde, Sarazenler olarak anılan Müslümanların ayaklanması etkili olmuştur. Müslümanların ayaklanmasında, yaşadıkları hoşnutsuzluğun uzun süreli olması etkendir. Hoşnutsuz neden olmuştur ve neden uzun sürmüştür? İşte bu soruların peşine düştüğümüzde ve cevabını bulduğumuzda, elde ettiğimiz sonuçlar tarihi süreç içerisinde bizde peyda olan bir boşluğu dolduracak ve bugünlere gelirken adımımızı daha sağlam atmamızı sağlayacaktır.
Wıllıam Granara’nın Müslüman Sicilya’yı Anlatmak adlı eseri tam da bu nedenle çok büyük bir öneme sahip. Ortaçağ Akdeniz Dünyası’nı Müslümanları temele alarak incelediği eseri, bize o dünyanın bütün kapılarını açıyor. Tarih, insanın hikâyesidir. Ve her kapı, bizi insanı anlamaya yaklaştıracaktır.