Yurdanur Ay Paşa : Bir Derdin Varsa Proje Yaz

Bir Derdin Varsa Proje Yaz

Öğretmenlik mesleğini kendi isteğiyle ve yapacağı işin içeriğini bilerek seçen her insanın, şu ya da bu şekilde bir derdi vardır. Mesleğin en temelindeki evrensel dert, bir şey öğretmektir. Ne öğretilmeli, nasıl öğretilmeli, neden öğretilmeli? Bu sorular, işi eğitim öğretim olsun olmasın, her düşünürün bir şekilde kafa yorduğu sorulardır. Öğretmenin ise yaptığı her eylemin gerekçesini oluşturma zeminidir.

Neyi nasıl, ne kadar yapacağına karar vermiş bir öğretmenin işi bu kadar kolay değildir. Eğitim öğretim ortamı, hayatın bir parçası olmaktan ziyade bizzat duygu ve düşüncelerin, dolayısıyla yaşanmışlıkların zemini olduğundan, aslında hayatın kendisidir. Bu durum beraberinde her zaman çözüm bekleyen sorular ve sorunlar getirir. Alanına duyarlı her öğretmen de bu sorunları kendine dert edinir. Ve diyebilirim ki, derdiniz varsa proje yazın!

Peki, derdimize derman olması adına proje bize ne katacaktır?

Öncelikle, projenin doğası gereği bir sorunun çözümüne yönelik seçenekler üretmeyi gerektirir. Bulunduğunuz ortamda bir sorunu görmüş, bundan rahatsız olmuş ve buna dair bir şeyler yapma isteği duyuyor olmanız gerekir. Nihayetinde çevremizde birçok sorun mevcut olmakla birlikte, her soruna karşı duyarlılığımız yoktur. Duyarlılık olsa bile "Bunu ben çözemem" ya da "Önceliklerim farklı" gibi sebeplerle sorunlara hiç dokunmadan o çevrede yer almak mümkündür.

Proje bir ekip çalışması gerektirir. Ekip ruhuyla, karşılıklı tecrübe ve fikir alışverişi yaparak süreç sürdürülebilir.

Proje yeni fikirler üretmeyi gerektirir. Sorunlara çözüm üretmek, ancak farklı bakış açılarıyla mümkündür. Sorunu oluşturan düşünce tarzından uzaklaşmadan, o sınırları aşmadan bir soruna çözüm üretmek imkânsızdır. Ancak yaratıcı, yapıcı düşünceyle görünmeyeni görmek ve yeni seçenekler ortaya koymak mümkün olabilir.

Proje, yeni yöntem ve teknikleri kullanmayı teşvik eder. Yeni fikirler ve yaratıcı çözümler, farklı yöntem ve teknikleri kullanmayı da beraberinde getirir.

Proje planlı ve programlı olmayı gerektirir. Projenin tanımı içerisinde yer alan bu önemli husus, başarıyla sonuçlanan hiçbir şeyin tesadüf olmadığını ortaya koyar. Başı ve sonu belli olan, ana ve ara faaliyetleri itinayla düşünülüp tasarlanmış, her etkinliği tarihsel olarak sıralanmış bir proje çalışması, genel amaç yolunda ilerlemek için en doğru yoldur.

Proje, ileriye dönük düşünerek hareket etmeyi gerektirir. Öngörülü olabilmek ve yapılan bir eylemin sonucunu düşünmek, proje döngüsünün verimliliğini sağlar. Aksi takdirde proje faaliyetleri adına yapılan her şey, birer temenniden öteye geçemez. Sorunlara çözüm üretirken iyi niyetli olmak önemlidir, ancak tek başına yeterli değildir. Mantıklı olmak, neden-sonuç ilişkisi kurarak geleceğe dair gerçekçi beklentiler oluşturmak büyük önem taşır.

Proje, başarıları paylaşmayı ve görünür olmayı teşvik eder. Proje döngüsü bireysel başarıdan ziyade ekip başarısını destekler. Böylelikle başarıların daha görünür olması için ekipçe emek harcanır. Paylaşılan başarılar, bir başkasına umut olabilir ve alanında sorunlara duyarlı olan öğretmenlere örnek teşkil edebilir.

Proje, yeni projelerin üretilmesini teşvik eder. Bir soruna çözüm bulmak, klasik deniz yıldızı hikâyesindeki gibi tek bir deniz yıldızını denize atmaya benzer. Denize her atılan yıldız çok kıymetlidir ve atılmayı bekleyen her yıldız da aynı özeni, emeği ve şansı hak eder. Bu da hayatın en doğal döngüsüdür; her çözüm başka sorunlara zemin hazırlar. Ne sorunlar biter, ne de çözümler. Burada önemli olan, derdi olan öğretmenin bir yıldız için daha umudunun, inancının ve gücünün olmasıdır.

Dilerim, denize sizin sayenizde kavuşan yıldızlarınız çok olur!

Tüm derdi olan öğretmenlerime saygı ve sevgilerimle...