Her şey ama her şey kelimelere dökülmeli gibi geliyor bazen. Şu alaycı tebessüm, gözdeki ışıltı, yaprağın kımıldayışı, yerdeki çakıl taşı, evdeki dağınıklık, geçmeyen kırgınlık, camdaki parmak izi… Hepsi bağırıyor durmaksızın: Anlat bizi!
Yalnız bu satırları yazan, kendini anlatamayacak kadar utangaç lakin içinde geveze biri. Hep vardır anlatmadan anlaşılmak gibi bir hevesi.